Pazartesi, Haziran 23, 2008

OBEZİTE CERRAHİSİ TİP 2 DİYABETİ TEDAVİ EDEBİLİR

JAMA’DA YER ALAN LAGB (Laparoskopik Ayarlanabilir Gastric Bandlama) ÇALIŞMASI İLE İLGİLİ ASMBS (American Society for Metabolic & Bariatric Surgery) BİLDİRİSİ
23 Ocak 2008


Journal of the American Medical Association (JAMA)’da Laparoskopik Ayarlanabilir Gastrik Bandlamanın (Mide Kelepçesi) (LAGB) Tip 2 Diyabet üzerindeki etkilerini inceleyen ilk randomize kontrollü çalışmanın bugün yayınlanmasından sonra dünyada haber başlıkları ‘Obezite Cerrahisi Diyabeti Tedavi Edebilir’ olarak belirlendi.
Obezite ve Metabolizma cerrahları olarak bizler bunu yıllardır biliyorduk. Ancak bugünkü çalışma, Ağustos 2007’de The New England Journal of Medicine’da yayınlanan ve obezite cerrahi sonrası anlamlı sağkalım avantajı gösteren iki değerli çalışma ile birlikte, daha fazla göz ardı edilemeyecek yeni ve önemli kanıt oluşturmaktadır - obezite cerrahisi hayat kurtarmaktadır ve hastalığı yok edebilir ya da dramatik olarak iyileştirebilir!
Ne var ki bu kanıtlara rağmen, diğer klinik çalışmalar ve Center for Medicare & Medicaid Services (CMS)’in yaptırımları nedeniyle birçok özel sağlık sigorta şirketi obezite cerrahisine ulaşımı sınırlamaktadır. Obezite, Tip 2 diyabet ve başka hastalıklardan dolayı daha fazla yaşam kaybedilmeden bu durumun değişmesi zorunludur.

Aşağıda JAMA çalışmasının anahatları ve özeti verilmektedir:

Çalışmanın Önemi ve Etkisi

1) Bu çalışma erken dönem Tip 2 diyabet tedavisinde obezite cerrahisinin (Laparoskopik Ayarlanabilir Mide Kelepçesi) bilinen tıbbi tedaviye göre daha yüksek etkinlik sağladığını gösteren ilk randomize kontrollü çalışmadır. Cerrahi grubunda tam iyileşme oranının %73 olmasına karşı tıbbi yaklaşım grubunda %13 olması, literatürde Tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan herhangi bir tedavi kombinasyonu ile ilgili randomize kontrollü çalışmalar arasında bildirilmiş en yüksek değerler arasındadır. Sonuçlar Tip 2 diyabetik ve hafif-orta obezitesi olan hastalar için obezite cerrahisinin bir tedavi seçeneği olarak değerlendirilmesi gerektiğini öne sürmektedir.

2) Bu çalışma Vücut Kitle İndeksi (VKİ) <35 kg/m2 olan diyabetik hastalarda bilinen tıbbi tedavi ile karşılaştırıldığında obezite cerrahisinin daha etkin olduğunu gösteren ilk randomize kontrollü çalışmadır. Diğer çalışmalarda belirtilen VKİ<35 olan seçilmiş hasta grubunda obezite cerrahisinin yararlı olabileceği yönündeki kanıtları desteklemektedir. Aynı zamanda 1991’de oluşturulan NIH kılavuzunda obezite cerrahisinin uygunluğu için VKİ değerinde 35’in mutlak alt sınır olarak kabul edilmiş olmasını sorgulatmaktadır.

3) Her ne kadar çalışma diyabetin tedavisinde tıbbi ve cerrahi tedavi arasındaki komplikasyon oranlarını karşılaştırmak açısından yeterli kuvvete sahip olmasa da, tıbbi ve cerrahi tedavi için komplikasyon oranları benzerdir. İki grupta da ciddi bir istenmeyen etki görülmemiştir. Diğer çalışmalar bu hasta grubunda obezite cerrahisi için göreceli olarak düşük komplikasyon oranları bildirmekte, bu toplulukta obezite cerrahisinin kabul edilebilir yarar/zarar oranı ile uygulanabileceğini düşündürmektedir.

4) Bu çalışmada elde edilen son derece olumlu sonuçlara ek olarak SOS ve Adams (NEJM, Ağustos 2007) tarafından bildirilen sağkalım avantajı, obezite ve diyabet tedavisinde cerrahinin yerinin değerlendirilmesi açısından yeni bir multidisipliner konsensus oluşturulması gerektiği görüşünü desteklemektedir.

5) Bu çalışma incelenmesi gereken başka alanlar olduğunu göstermektedir. Bunlar arasında remisyonun sürekliliği, cerrahinin daha ileri diyabet üzerine etkisi, diğer obezite cerrahisi işlemlerinin göreceli yarar/zarar oranları, cerrahinin körlük, böbrek yetersizliği ve kardiyovasküler olaylar gibi sekonder diyabet komplikasyonları üzerindeki etkisi gibi konular bulunmaktadır. Devlet tarafından desteklenen, spesifik olarak iyi planlanmış klinik çalışmalar arttırılmalı ve bu ve diğer çalışmaların ortaya koyduğu önemli sorular incelenmelidir. Amerika Birleşik Devletleri diyabet veya obezite için cerrahi tedavinin değerlendirilmesi amacıyla göreceli olarak az yatırım yapmıştır.

6) Bu çalışmada elde edilen son derece olumlu sonuçlarla birlikte SOS ve Adams (NEJM, Ağustos 2007) tarafından bildirilen sağkalım avantajı, Medicare, NIH ve diğer Amerikan hükümet birimleri tarafından bildirilmiş ve yaygın kabul gören kriterlere dayalı olarak obezite cerrahisi için kapsama sağlamayan üçüncül sağlık ödeyicilerine karşı etik ve hukuki bir iddia oluşturmaktadır.

7) Önleme: Her ne kadar bu çalışma Tip 2 diyabetin etkin tedavisinde obezite cerrahisinin yeri için kuvvetli kanıt sağlasa da, Amerikan hükümeti, sağlık birimleri, sivil liderler ve politika oluşturanlar, gelecek nesillerde artacak diyabet yükünü azaltmak amacıyla, diyabetin önlenmesi konusuna odaklanmalıdır.


ÖZET

Tip 2 Diyabet için Ayarlanabilir Gastrik Bandlama ve Konvansiyonel Tedavinin Özeti ve Önerdikleri. JAMA’da Yayınlanmış Bir Randomize Kontrollü Çalışma
23 Ocak 2008

Dixon JB, Obrien PE, Playfair J, Chapman L, Schachter LM, Skinner S, Proietto J, Bailey M, Anderson M. JAMA. 2008:299 (3): 316-323

Özet
İçerik:
Gözlemsel çalışmalar Tip 2 diyabette cerrahi olarak sağlanmış kilo kaybının etkin tedavi olabileceğini öne sürmektedir.
Amaç: Cerrahi olarak indüklenmiş kilo kaybının konvansiyonel kilo kaybı ve diyabet kontrolü yöntemleri ile karşılaştırıldığında daha iyi glisemik kontrol sağladığını ve daha az diyabet medikasyonu gerektirdiğini saptamak.
Yöntem: Ortam ve Katılımcılar: Avusturalya’da yerleşik tedavi programlarına kayıtlı genel toplumun başvurduğu Üniversite Obezite Araştırma Merkezi’nde Aralık 2002 ile Aralık 2006 tarihleri arasında yapılan körlenmemiş randomize kontrollü çalışma. Katılımcılar yeni tanı konulmuş (<2>30 ve <40) hastadan oluşmaktadır.
Girişimler: Hayat stilinin değiştirilmesi ile kilo kaybına odaklanan konvansiyonel diabet tedavisi ile laparoskopik ayarlanabilir gastrik bandlama ile birlikte uygulanan konvansiyonel diyabet bakımının karşılaştırılması.
Ana Sonuç Ölçütleri: Tip 2 diyabetin remisyonu (glisemik hiçbir tedavi almaksızın açlık kan şekeri <126 mg/dL [ 7.0 mmol/L] ve glikozile hemoglobin [HbA1c] değeri <%6.2). İkincil ölçütler kilo ve metabolik sendrom bileşenleri içermektedir. Analizler amaçlanan tedavi yöntemine göre (intention to treat) yapılmıştır.
Bulgular: Katılan 60 hastadan 55’i (%92) 2 yıllık takibi tamamladı. Tip 2 diyabet remisyonu cerrahi grupta 22 (%73), konvansiyonel tedavi grubunda 4 (%13) hastada sağlandı. Cerrahi grupta remisyon için göreceli risk 5.5 idi (%95 güvenilirlik aralığı, 2.2-14.0). İki yılda kilo kaybı cerrahi ve konvansiyonel tedavi grubunda sırasıyla, ortalama (SS) değer olarak, %20.7 (%8.6) ve %1.7 (%5.2) idi (P < .001). Tip 2 diyabetin remisyonu kilo kaybı (R2 = 0.46, P < .001) ve düşük bazal HbA1c (kombine R2 = 0.52, P < .001) düzeyi ile ilişkili idi. Her iki grupta da ciddi komplikasyon görülmedi.
Sonuçlar: Cerrahi grubuna randomize edilen katılımcıların daha fazla kilo kaybetmeleri nedeniyle Tip 2 diyabet remisyonu sağlanması olasılıkları daha yüksek idi. Bu sonuçların daha büyük, çeşitliliği daha fazla bir toplulukta doğrulanması ve uzun dönem etkinliğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu yazı Amerikan Bariatric ve Metabolizma Cerrahi Derneği’nin verileri ve değerlendirmesi göz önüne alınarak Dr. Halil Coşkun tarafından düzenlenmiştir.

Dr. Halil Coşkun
www.obezitecerrahisi.com
halilcoskun@hotmail.com


Cumartesi, Haziran 07, 2008

BioEnterics Intragastric Balloon (Mide Balonu): İlk 100 Vakanın Klinik Sonuçları - Türkiye Deneyimi


BioEnterics Intragastric Balloon: Clinical Outcomes of the First 100 Patients-A Turkish Experience
Coskun H, Bostanci O, Dilege E, Bozbora A.
Department of General Surgery, Istanbul, Turkey, halilcoskun@hotmail.com.

BACKGROUND: The BioEnterics Intragrastric Balloon (BIB(R)) together with restricted diet has been used for the treatment of obesity and morbid obesity.
METHODS: A prospective study was conducted on 100 patients who had undergone the BIB procedure between February 2005 and February 2007.
RESULTS: Mean age, mean weight, and mean BMI of the patients were 35.35 +/- 9.25 years, 113.23 +/- 24.76 kg (range 73-200 kg), and 39.28 +/- 6.98 kg/m(2) (range 30-69.2 kg/m(2)), respectively. Six months after the BIB procedure, mean weight and mean BMI were reduced to 100.46 +/- 26.05 kg (range 58-178 kg) and 34.70 +/- 11 kg/m(2) (range 21.83-61.59 kg/m(2)), respectively. There was a statistically significant reduction in weight and BMI at 6 months after the BIB procedure (p < p =" 0.035)," p =" 0.001).">
CONCLUSIONS: BIB application is a reasonable weight loss method with few complications.

BioEnterics Intragastric Balloon: Clinical Outcomes of the First 100 Patients-A Turkish Experience.
Obes Surg. 2008 Jun 3. [Epub ahead of print]
PMID: 18521700 [PubMed - as supplied by publisher]
*** Bu makale uluslararası bilimsel değeri oldukça yüksek bir dergi olan OBESITY SURGERY JOURNAL da yayınlanan ilk MİDE BALONU uygulamasıyla ilgili TÜRKİYE kaynaklı makaledir *** Makalenin fulltext hali ve türkçe abstractı yakında sisteme geçirilecektir.
Dr. Halil Coşkun

Salı, Mayıs 06, 2008

Ameliyat oldu, 100 kilo verdi


Ameliyat oldu, 100 kilo verdi
Fahrettin Kaba, 1.5 yıl öncesine kadar 195 kiloyla yaşıyordu. 1.83 cm. boyunda ve 48 yaşında olan Kaba, kilolarından çektiği kadar başka hiçbir şeyden çekmedi. Kötü esprilere maruz kaldı, şişmanlığın beraberinde getirdiği hastalıklarla savaştı. Şimdi 95 kilo olmasını sağlayan yöntemle ise gelen bir telefon sayesinde tanıştı. Hiç düşünmeden ameliyatı kabul eden Kaba, "Önceleri zayıflamak istiyordum ama sihirli bir değnek gelsin de bana değsin diye bekliyordum. Diyetler çare olmadı" diyor.
Kilonuz ne zaman sorun olmaya başladı?
Yaklaşık 15 yıl önce başladı. Benimkisi aşırı yemek ve alkol almakla ilgiliydi. Yani gırtlak meselesi. Bilerek yedik içtik. Böylece 195 kiloyu gördüm. Ondan sonra rahatsızlıklar baş gösterdi. Şekerim 450'lere kadar çıktı. Tansiyon, uyku apne sendromu başladı. Kilo verme girişimlerim hep oldu. Hatta diyetisyenlere de gittim. Klasik, bir kibrit kutusu beyaz peynir, salatalık, domatesle başlayan diyetleri uyguladım. Ama başarılı olamadım. Çünkü Pazartesi başlayıp Cuma günü bitiyordu. Diyetisyenin verdiği listedekiler bana yetmiyordu aç kalıyordum. Gece yarısı kalkıp gizli buzdolabına dalardım.
33 yaşına kadar kilonuz nasıldı?
O yaşlarda da yeme içme vardı ama tabii ki çok abartılı bir şey yoktu. O zamanlar ideal kilomdaydım yani 95 kiloydum. Yiyordum, ama belki o zaman gençttim ve yakıyordum. Yaşla beraber ve işyerindeki rahatlık nedeniyle aldım.
Ne iş yapıyorsunuz?
Pirelli lastik fabrikasında forklift (yükleme boşaltma işi yapan araç) operatörüyüm. Oturarak yapılan bir iş olduğundan yakamıyordum. Böylece 195 kiloya kadar çıktım.
İnsan kilo aldığını fark etmiyor mu?
Fark ediyor. 95'ten 100 kiloya çıkmışım diyelim o zaman düşünmezdim. Tek derdim akşam olsun, ben rakımı açayım, soframı kurayım, mangalımı yakayım. Benimkisi gırtlak, başka da bir şey değil. Ben ehl-i keyif adamım. Ameliyatı olduktan sonra artık dikkat ediyorum. Sağlıklı yaşamayı öğrendim. Eskiden 95'ten 100'e, 115'e çıkmayı umursamazken şimdi 95'ten 98 kiloya çıktığım an 'hop' diyorum.
Yemenize karışan yok muydu?
Soruyorlardı ama takmıyordum
Neler yiyordunuz?
Elim mutfak işlerine yatkın. Süslü kahvaltı hazırlarım. Yok yoktur bu kahvaltıda. Hazırlayıp zevkle yiyordum. Özellikle işkembe çorbası hastasıyım. İşkembe çorbası lafını duyduğumda yatıya giderim. Sakatata bayılırım. Hafta arası evde pek kahvaltı yapmazdım. Yakınımızdaki lokantada sabahları duble çorbamı içerdim önce. Ardından fabrikaya giderdim ve kantinde yarım kilo börek, beş - altı poğaça yerdim. 11.00'de fabrikada yemek çıkardı, 'haydi yemeğe' derdim. Saat 16.00'da yine kantine inerdim. Saat 17.00'de eve geliyordum yine yiyordum. Daha geç saatlere doğru rakı sofrası kuruyordum, mangalı yakıyordum. Sürekli yiyordum. Yemekten başka bir şey düşünemiyordum. "Bu akşam ne yiyebilirim?" diye düşünür ve planını yapardım.
Zayıflamak için çözümler aramıyor muydunuz?
Hayır... Sihirli bir değnek gelsin bana değsin, bu kiloları vereyim istiyordum. Kelepçe modası çıktı Ozan Orhon'un taktırdığından. Balondan söz ediliyordu. Ama maddi durumum bunları taktırmaya müsait değildi. Sigorta da bu operasyonları karşılamıyor. Asgari ücretle çalışıyorum. Şişli Etfal'de çalışan yeğenim beni aradı ve mide küçültme ameliyatı yapan Dr. Haluk Coşkun'dan söz etti. Ekim 2006'da başvurdum. Doktor beni karşısına aldı ve obeziteye kesin çözüm olabilen operasyonları anlattı. Bana uygun olan gastric baypas ameliyatıydı. Kendimi doktora teslim ettim. Diyeti önerdi tabii ki ama ben kendisine kerelerce denediğimi ve başaramadığımı söyledim..
Bu kararı aileniz nasıl karşıladı?
Eşimle birlikte doktora gittik. Doktor, "Ameliyat olmak ister misin?" diye sorduğunda. Eğer mümkünse hemen dedim. O da "Hemen olmaz, bunun prosedürleri var" dedi. Eşim çok ıstırap çekti benimle birlikte. Yeğenim Gönül, bu ameliyatı olmuş kişilerin önce ve sonraki hallerini gösterdi. O zaman "Kesinlikle bu ameliyatı olmalıyım" dedim. Kilolu halimden çocuklar çok etkileniyordu. Istırabım vardı. Bir gün ortanca oğlumun futbol maçına gittim. Maç başlamadan oğluma seslendim, bana bir soda alması için. O sırada takım arkadaşlarından biri, "Ohaaa! Bu senin baban mı?" dedi. Çok utandım ve maçı yarım bıraktım. Eve gelip, ağladım. Çocuklarımın durumu da ameliyat kararında etkili oldu. Herhangi bir etkinliğe katılamıyordum. Düğüne, cenazeye gidemiyordum. Trabzona gideceğim, iki kişilik koltuğa tek bilet verilsin diye pazarlık yapardım. Diyelim minibüse biniyordum, şoför hemen espri yapıyordu; "Hacı abi senden iki kişilik ücret alacağım" veya "Aman amca dikkat! Koltuğu kırma!" şeklinde. Kız istemeye gidecektik yeğenime. Beni götürmeyin diye yalvardım çünkü bir keresinde oturduğum sandalye kırıldı.
Ameliyata karar verirken ne kadar kilo verebileceğiniz söylendi mi?
Ortalama ayda 7-10 kilo kaybedeceğim söylendi. Ayda ortalama yedi kilo verdim. 9-10 ayda bu kiloya indim. Beş altı aydır 95 kiloyum. Doktorum 95-100 kilo arasında oynayacağını söylemişti. Aynen öyle oldu. Bu ameliyatı olduktan sonra belli bir kapasitede yiyebiliyorsunuz. Mide yüzde 70 küçültülüyor. Fazla yiyemiyorsunuz zaten, beyin 'doydun' sinyali veriyor. Ameliyatı olmadan önce beyin, "Çekinme, ye babam ye!" diyordu. Şimdi yarım çorba içiyorum ve doyuyorum.
Ameliyat neleri değiştirdi?
Yavaş yavaş kilo verince, zayıflayacağıma inandım. Belediyelerimizin 'çalışınca oluyor' sloganı var ya. Ben de "Oluyor arkadaş bu" dedim. Doktorum bana bir program yaptı ben de o programın dışına hiç çıkmadım. Sakatatı yasakladı. Ben işkembe çorbası aşeriyorum ama 1.5 yıldır yemedim. Rakıyı ağzıma koymadım. Asitli içecekler içmedim. Demek ki ölmüyorum. Rakılı sohbetlere de gittim. Ama meyve suyu içtim. Ama bu ameliyattan önce bunlar kafamda yoktu. Şimdi yürüyorum, geziyorum, tıkanmıyorum. Geçen gün Sapanca'da dağları tepeleri dolaşabildim. Yoksa ben o şişman halimle mümkün değil çıkamıyordum öyle. Eşim Rizeli yazın yaylaya gider. Kiloluyken beni traktörle çıkarırlardı. Yayla evine çıkardıklarında oturuyor, oturan boğa gibi yiyor ve içiyordum. Bir daha yayladan inildiğinden kalkıyordum ve beni traktörle bırakıyorlardı. Fabrikadaki arkadaşlarım kahrımı çok çekmişlerdir. Servis şoförü beni evimin önünden alırdı ve fabrikaya bırakırdı. Yürüyemediğim için arkadaşlar forklifti gidip getirirlerdi. Kapıda oturup bekliyordum. Ben forklifte binip içeriye gidiyordum.
Tekrar eski halinize dönme olasılığınız var mı? Bu ameliyattan dönüş söz konusu mu?
Böyle bir olasılık var. Ameliyatın geri dönüşümü var. Geri dönüşü bu yapılan ameliyattan daha zor. Onun için bu şekilde yaşamaya alışmak gerekiyor. Ben de diyorum ki inşallah bu geri dönüşüme gerek kalmayacak. Şu ana kadar çok iyi gitmişken o acı günlere geri gitmenin anlamı yok. Zorlukları çoktu.
Hiç kaçamak yapıyor musunuz?
Hayır, yapmıyorum. Eski diyetlerde sürekli kaçamak oluyordu. Gece kalkıp buzdolabına dalarak aslında eşimi ve çocuklarımı değil, kendimi kandırıyordum. Diyelim arkadaşlarla balığa çıktık, içsem kim bilecek. Ama kendini kandırmanın alemi yok. Ben ehl-i keyif adamdım, içki içip aileme zararı dokunan biri değildim. Ekonomik olarak da manevi olarak da kendime zarar verdim. Ben de bu sene çiçek hastalığı başladı. Eskiden rakıya verdiğim parayı şimdi çiçeklere yatırıyorum. Getirip ekiyorum bahçeme.
Şimdi ideal kilodasınız. Bu şekilde yaşamak nasıl bir duygu?
Süper.
* * * * *
'Utanıyordum'
195 kiloyla yaşamak nasıl bir şey?
Çok zor... Obeziteyle birlikte şeker çıktı. 400'leri aştı şekerim. Şu anda 80'lerde örneğin. Kilo, psikolojiyi bozuyor. Çünkü kendinizi dışlanmış hissediyorsunuz. Minibüse biniyorsunuz bütün gözler size çevriliyor. Düşünebiliyor musunuz 195 kiloluk bir adam biniyor. Gezmeye giderken eşim tedirgin olurdu. Çünkü kilonun verdiği bir asabiyet vardı. Başımdan çok şeyler geçti. Ailece denize gidecektik. Çok kilolu olduğum için insan içinde denize girmek istemiyordum. Ben erkenden gittim. Utandığım için kimse yokken denize girip çıkmak istedim. Genç bir çift yüzüyordu. Tam denize gireceğim, genç seslendi: "Ağabey denize mi gireceksin?" Evet deyince genç, "Abi biz çıkalım deniz taşar" dedi. Kendi aklınca espri yaptı ama ben bunlardan alınıyordum. Sıkıyordum kendimi, bazen kavga ediyordum.
* * * * *

Fazla kilonun yüzde 70'i verilebiliyor
Obezite tedavisi için dünyada en fazla uygulanan cerrahi yöntem olan gastric baypas yönteminde, mide hacmi küçültülerek alınabilecek yiyecek miktarı azaltılıyor. Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Servsi'nden Dr. Halil Coşkun, yöntemle, ince bağırsakta katedilen yol kısaldığı için besin emilimin azaldığını söylüyor. "Ameliyat özellikle yüksek kalorili diyetle beslenme alışkanlığı olan hastalarda daha fazla tercih edilmeli. Çünkü bu grup hastalar az miktarda ancak yüksek kalorili gıdalarla beslenir. Sadece gıda alımını kısıtlayıcı cerrahi müdahalelerde yeterli kilo kaybına ulaşmak sorun olabiliyor. Bu yöntemde mideyi küçültüyoruz ve 25-30 cc'lik bir mide oluşturuyoruz. Ardından mideyi alıp ince bağırsağa cerrahi teknikle bağlıyoruz. Gıdalar mideye geliyor ve direk ince bağırsağa geçiyor. Yediğiniz besinler yüksek kaolirili olsa bile emilmediği için kilo almıyorsunuz, kilo kaybediyorsunuz. Ancak kaybettiğiniz kiloyla birlikte onikiparmak bağırsağında bazı vitamin ve gıdalar emilmediği için vitaminsiz kalmak söz konusu. Ayrıca hayat boyu ilaç kullanmak gerekiyor. Belli aralıklarla vitamin ve mineral eksikliği olabilir. Gastric baypas olan hastaların yemeleri kelepçe taktıranlara göre daha kolaydır. Ameliyat üç-dört saat sürüyor. Bu ameliyat sonrası ortalama bir-iki yıl içerisinde hastalar fazla kilolarının yüzde 70-80'nini kaybeder. Bu, mükemmele yakın bir sonuçtur. Diğer taraftan ameliyat sonrası yeni beslenme alışkanlığına daha kolay bir adaptasyon dönemi geçiriliyor. Bu ameliyatın en önemli sıkıntısı, alınan gıdalarda meydana gelen emilim bozukluğundan dolayı ilerleyen günlerde bir takım vitamin eksikliklerinin oluşabilmesidir (B12, Folik asit, Demir eksikliği gibi). Ancak bu durum için dışarıdan alınacak vitamin takviyesiyle sorun giderilebilir. Bu ameliyat, tüm dünyada özellikle ABD'de en fazla uygulanan cerrahi prosedürdür. Çünkü diğer yöntemlere göre kilo kaybedilmesi ve elde edilen başarı daha yüksektir. Ancak bu ameliyat olunduktan sonra geri dönüşümü oldukça zordur. Bu ameliyatı tercih edecek hastaların kalıcı bir ameliyat olacaklarını bilmeleri gerekir. Gastric baypas ameliyatı uzun dönem sonuçları oldukça başarılı olan bir yöntem. Ayrıca yüksek kalorili gıdalarla beslenen hasta grubu için diğer yöntemlerle kıyaslandığında daha fazla tercih edilebilir. Kelepçeye göre gastric baypas hastaları fazla çaba sarfetmez. Gastric baypas mekanizması, hem az gıda almanızı sağlar hem de aldığınız gıdaların emilimini engeller. Bu ameliyatı olanların yüksek kalorili gıdalardan uzak durması gerekir.
Radikal Gazetesi 06/05/2008
Hazırlayan: Hatice Yaşar
*** Gastric Bypass ameliyatıyla ilgili daha detaylı bilgi için tıklayın >>>>>

Pazar, Nisan 27, 2008

Fazla Kilolar Kelepçeleniyor


Fazla kilolar kelepçeleniyor...

Obez derecesinde şişman olanlara önerilebilecek yöntem cerrahi. Balon, kelepçe veya gastric baypas ameliyatıyla istikrarlı şekilde kilo veriliyor.

Ne yaptığınız diyetler işe yaradı, ne kullandığınız ilaçlar ne de umut vaat eden yöntemlerden sonuç aldınız. Üstelik obez derecesinde kilolusunuz. Cerrahi yöntem tam size göre. Ancak bunun için üç yıldır obez olmanız gerekiyor. Kesin sonuç veren cerrahi yöntemlerden kelepçe ve gastric baypas ameliyatıyla 18-24 ayda fazla kilonun ortalama yüzde 70'ini vermek mümkün. "Kuralcı hastalarda bu yöntemler başarılı oluyor. Çünkü ameliyat sonrası yeme alışkanlığının değişmesi gerekiyor" diyen Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. Genel Cerrahi Kliniği'nden genel cerrahi uzmanı Dr. Halil Coşkun, uygulanacak yöntemi hastanın seçmesi gerektiğini söylüyor.
Kimler cerrahi yönteme başvurmalı?
Önce kişinin Beden Kütle İndeksi'ne (BKİ) bakıyoruz. BKİ, kilomuzu boyumuzun karesine böldüğümüzde çıkan sonuçtur. 18-25 BKİ değeri normal, 25-30 fazla kilolu, 30-40 obez, 40'ın üzerine ise 'morbit obez' diyoruz. Kişinin cerrahi operasyona aday olabilmesi için en az üç yıldır obezite rahatsızlığı olmalı. Eğer BKİ 40'ın üzerindeyse hemen cerrahiye alınabilir.35-40 BKİ değerine sahip orta obezler de alınabilir ama o zaman yandaş bazı hastalıklar (tansiyon, şeker hastalığı, uyku apne sendromu vb.) arıyoruz. Ameliyat edilecek kişinin kronik alkol bağımlısı olmaması gerekiyor.
Neden?
Alkol, yüksek kalorili bir içecek. Yöntemi uygulasanız bile sonuç iyi olmaz. Kişinin kronik ilaç bağımlısı ve psikiyatrik rahatsızlığı olmamalı. Çünkü uygulanacak yöntemi kişinin çok iyi algılaması ve ameliyat sonrası buna uyum göstermesi gerekiyor.
İdeal obezite cerrahisi hangisi?
İdealden çok her yöntemin avantaj ve dezavantajları var. Tetkikleri yaptıktan sonra hasta için şu uygundur diyebiliyorsunuz ancak hastanın da bunu kabul etmesi gerekir. Bazen hastaya öyle bir yöntem öneriyorum ki o büyük bir ameliyat ve kişi buna girmek istemeyebiliyor. O zaman daha az riskli bir yöntemi tercih ediyor. Hekimin birincil görevi hastayı bilgilendirmek. Bugün dünyada en fazla uygulanan yöntemler, mide bandı (kelepçe), gastric baypas ve mide balonu yöntemidir.
Mide nasıl kelepçeleniyor?
Teknik olarak midenizin üst kısmına kelepçeyi (mide bandı) kapalı yöntemle takıyoruz. Yöntemin adı 'ayarlanabilir mide silikon bandı'. Mide şişiriliyor ve üst kısmı görülüyor. Kelepçeyi karnın üzerine gönderip takıyorsunuz. İşlem 1-1.5 saat sürüyor. Silikondan bir madde kelepçe ve dereceleri var. Kelepçeyi ne kadar çok sıkarsanız midenize o kadar az yemek gidiyor. Öyle hastalar var ki yüksek kalorili diyetle besleniyor. Kelepçeyi istediğiniz kadar sıksanız da insanlar bu besinleri alıyor. Bu durumda yine kilo kaybı oluyor ama istenen düzeyde değil.
Kelepçe yöntemiyle ne kadar kilo veriliyor?
Tüm dünya sonuçları, 18-24 aylık periyotta fazla kilonun yüzde 50-60'ını kaybettiğini gösteriyor. Kişiye göre değişiklik olabiliyor. Yani fazla kilonun yüzde 20'den yüzde 70'ine kadar kaybedilebilir.
Mide kelepçesi avantajlı gibi?
Hasta grubunuzu iyi seçerseniz avantajlı. Dezavantajı, silikonun yabancı bir madde olması. Ama yine de şu anda vücuda en uygun olanı silikon. Kelepçeyi ilk 1-1.5 ay şişirmeyiz (sıkmayız). Hastaların ilk aylarda sıvı diyetle beslenmelerini isteriz. İlerleyen aylarda ise kelepçeyi daraltırız kilo kaybının olması için. Böylece daha az yer hasta. Öyle bir ayarlama yaparız ki hasta ne fazla yesin ne de yiyemeyecek duruma gelsin. Mide kelepçesi taktığımız kişilerin dondurma, çikolata, alkol, kolalı içecekler, fındık, fıstık gibi gıdalardan uzak durmalarını istiyoruz. Bu ameliyat yöntemi hastaya çok iyi anlatılmalı. Eğer kuralcı bir hastanız varsa yöntemden büyük bir fayda görür. Hastaların çok iyi çiğnemelerini istiyoruz. Büyük lokmalar yutulursa kelepçenin üzerinde birikme yapar ve tıkar. Böyle bir durumda hastayı hastaneye yatırmak gerekebilir. Erken dönemde çok fazla yerseniz kelepçeyi bulunduğu yerden kaydırabilirsiniz. Mide büyür, daha çok yemek yersiniz. Kelepçeyi fazla sıkmanın da anlamı olmaz. Aşırı sıkarsanız kelepçe mide içine kaçar. Mideden kelepçe çıkarılan hastalar vardır. Bu komplikasyonların görülme olasılığı yüzde 1-2'dir.
Ağırlıklı sıvıyla mı besleniliyor?
İlk başlarda sıvıyla besleniliyor. Hastaların bazı yiyeceklere dikkat etmesi gerekiyor; lifli besinler, portakal, brokoli, kabuklu yiyecekler, ekmeğin kabuklu kısmı vb. Bunun dışında her şeyi yiyebilir ama çok iyi çiğnemeli ve bunu alışkanlık haline getirmeli.
Kelepçe ömür boyu takılı mı kalıyor?
"Kelepçeyi yeterli kilo kaybı olduktan sonra çıkaracağız değil mi?" diye sorar hastalar. Hayır, çıkarmıyoruz. Kilo kaybettikten sonra kelepçeyi çıkarırsanız hastaların yüzde 90'ı kiloyu geri alır. Kilo alma süresi değişir ama yine alır. Yapılan çalışmalara baktığınızda iki yıl içinde yüzde 90'ının kilo aldığı görülüyor. Temel olan yeme alışkanlığını değiştirmek. Kelepçe takılı olan kişi yiyemiyor fazla, çok yiyorsa kusar. Kusmak demek, fazla yemek sonucu kelepçeye baskı olması demek. Kelepçe ameliyatında kısa dönemde fazla kilo kaybetmek makbul değildir. Yeni bir yeme alışkanlığı kazanmalısınız.
Cerrahi yöntemler pahalı mı?
Ucuz ameliyatlar değil. Kelepçe ve balonlar Avrupa ve Amerika orijinli. Bunların bir fiyatı var. Ayrıca bu ameliyatı olan kişiler obez veya morbit obez. Anestezileri bile farklı. Üstelik ameliyatta komplikasyonla karşılaşabilirsiniz. Bir anda mekanizmaları bozulabilir ameliyatta ve toparlamanız zordur. Bu ameliyatlar her hastanede olmamalı. Ancak çıkan komplikasyonlar genelde ameliyatın kendisinden değil, donanımla ilgili olabilir. Yine de bu ameliyatlar Avrupa'daki fiyatlardan çok daha ucuz. Bu ameliyatlar devlet güvencesinde değil. Morbit obez durumunda olmanız gerekiyor ve belli bir sınır oluşuyor. Hollanda'da bu ameliyatı olmak isteyen bir hastaya iki yıl sonrasına sıra verildiği için ameliyatını Türkiye'de yaptık. * * * * *
Mideyi küçültme yöntemleri de var *
Gastric baypas nasıl yapılıyor?
Bu yöntemde mideyi küçültüyoruz ve 25-30 cc'lik bir mide oluşturuyoruz. Ardından mideyi alıp ince bağırsağa cerrahi teknikle bağlıyoruz. Gıdalar mideye geliyor ve direk ince bağırsağa geçiyor. Yediğiniz besinler yüksek kalorili olsa bile emilmediği için kilo almıyorsunuz, kilo kaybediyorsunuz. Çok güzel bir ameliyat ve iyi kilo verebilirsiniz. Kaybettiğiniz kiloyla birlikte 12 parmak bağırsağında bazı vitamin ve gıdalar emilmediği için vitaminsiz kalmak söz konusu. Ayrıca hayat boyu ilaç kullanmak gerekiyor. Vitamin ve mineral eksikliği olabilir. Gastric baypas olan hastaların yemeleri kelepçe taktıranlara göre daha kolaydır. Ameliyat üç dört saat sürüyor. Kelepçeye göre gastric baypas hastaları fazla çaba sarfetmez. Gastric baypas mekanizması, hem az gıda almanızı sağlar hem de aldığınız gıdaların emilimini engeller. Kilo kaybının 18-24 aya kadar tamamlanmasını bekleriz. Bu süreden sonra kilo kaybı beklemeyiz çünkü vücut kendini dengeler. Eğer yine dikkat etmezseniz bir yıl içinde kaybettiğiniz kilonun yüzde 15-20'sini alabilirsiniz.
Ne kadar kilo verdiriyor?
Gastric baypas ameliyatıyla, 18-24 aylık periyotta fazla kilonuzun yüzde 75-80'ini kaybedersiniz.
Bu yöntemin riskleri var mı?
Bağlantı yerlerinde çok nadir olsa sorun olabilir. Ameliyatı olanlar kilolu olduğundan emboli riski var. Gastric baypas, diğer yöntemlere göre kilo kaybının daha fazla olduğu bir yöntem. Üstelik bu kiloyu korumak da daha kolay.
Mide balonu yöntemi?
Endoskopik bir yöntem. Balonu 15 dakikada takıyoruz. En önemli avantajı hastanın genel anestezi almaması, hastanede kalmaması. Dezavantajı ise altı ay takılı kalabilmesi. Bazen kontrollü olarak sekiz aya kadar kalabiliyor. Balon takılan birine mutlaka kalori kısıtlayıcı diyet de verilmeli.
Balon nasıl kilo verdiriyor?
Balon olunca mide hacmi küçülüyor ve alınan gıda mıktarı azalıyor. Ayrıca mide boşalımı gecikiyor. Yani midede daha fazla süre yiyecekler kaldığından tokluk veriyor.
Diyetten sonra balona gerek var mı?
Mideniz boşken diyetinize ne kadar uyabilirsiniz? Üstelik diyet süreleri kısa oluyor. Diyet bırakıldıktan sonra kilo alma riski var. Balon altı ay midenizde ve gıda alımınızı etkiliyor
Ne kadar kilo veriliyor?
Bu uygulamada altı ayda verilen kilo fazla kilonun yüzde 20-25'inden başlar yüzde 95'e kadar çıkabilir.
Hatice Yaşar
Radikal Gazetesi (Sağlıkla Zayıfla) 26/04/2008

Perşembe, Nisan 24, 2008

obezitecerrahisi.com Altın Örümcek 2007 Finalisti


obezitecerrahisi.com Altın Örümcek 2007 Finalisti
www.obezitecerrahisi.com 2007 Altın Örümcek Ödülleri Sağlık Kategorisi’nde ilk 10'a girerek finale kaldı. 2002 yılından bu yana, web ve internet teknolojilerini kullanılarak gerçekleştirilen başarılı projelerin daha iyi tanıtılması ve hak ettiği yeri bulması, bu alanda yapılacak yatırımların özendirilmesi ve gündem oluşturulması amacıyla Doruknet tarafından gerçekleştirilen Altın Örümcek Web Ödülleri organizasyonu, 53 farklı kategoride web sitelerini ödüllendiriyor.
Web ve internet teknolojileri, pazarlama ve iletişim alanlarında uzman ve tecrübeli jüri üyeleri tarafından her yıl seçilen başarılı projelerin final değerlendirme süreci, halk oylamasıyla yapılıyor. Altın Örümcek Web Ödülleri tasarım, navigasyon, içerik, teknoloji, etkileşim, pazarlama, yaratıcılık / yenilik, gizlilik politikası / bilgi güvenliği, genel deneyim / kullanılabilirlik ve görme engellilere uygunluk olmak üzere toplam 10 kritere göre değerlendiriliyor.
www.obezitecerrahisi.com ve ekibini sağlık alanında spesifik bir konu üzerinde göstermiş olduğu bu başarıdan dolayı kutluyoruz.
Altın Örümcek Sahipleri Açıklandı! Google, turk.internet.com ve Tübider'in desteğiyle gerçekleştirilen Altın Örümcek Web Ödülleri 2007'de ödül sahipleri, 9 Nisan'da İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde düzenlenen ödül gecesinde açıklandı.
Tüm alanlardaki sonuçlara ulaşmak için tıklayınız...
Dr. Halil Coşkun

Çarşamba, Nisan 02, 2008

Obez Kadınlarda Mide Kelepçesi Uygulaması Sonrası Gebelik ve Doğum Sonuçlarının Değerlendirilmesi

Obez Kadınlarda Mide Kelepçesi Uygulaması Sonrası Gebelik ve Doğum Sonuçlarının Değerlendirilmesi

Son yıllarda artan obezite prevelansı (yaygınlığı) kadın doğum uzmanlarını obez hamile kadınların sorunlarıyla karşı karşıya bırakmıştır. Obezite, kadınların hamilelik dönemlerinde hem anne hem de yeni doğacak bebek de bazı risklerin artmasına neden olmaktadır. Anne için doğum problemleri, erken doğum riski, doğum anında artmış problemler, gebeliğin indüklediği hipertansiyon ve preeklamsi, gebelik diyabeti ve gebelik süresince aşırı kilo alımı bu problemlerin en önemlileridir. Diğer taraftan bebek için intrauterin gelişme geriliği, makrozomi, fetal gelişim anomalileri daha sık karşımıza çıkmaktadır.
Burada sizlere obezite tedavisinde sıkça uygulanabilir bir yöntem olarak karşımıza çıkan Mide Bandı (Kelepçe) uygulamasının, bu uygulamayı yaptırdıktan sonra gebe kalan obez kadınlar üzerindeki sonuçlarını son literatür bilgileri ışığında irdelemeye çalışacağım.

Bar-Zohar ve ark.
(Pregnancy after laparoscopic adjustable gastric banding: perinatal outcome is favorable also for women with relatively high gastational weight gain. Surg Endosc. 2006;20:1580-3) yapmış oldukları çalışmada mide kelepçesi uygulaması sonrası gebe kalan 74 kadını değerlendirmeye almış ve bu gebe kadınlarda hamilelik süresince ortala kilo alımını 10.6±2.1 kg olarak tespit etmişlerdir. Tüm doğumlar 39.1. haftadan sonra gerçekleşmiş, ortalama doğum ağırlığı 3.09±0.5 olarak bulunmuştur. Hiçbir kadında major konjenital anomali, doğum sonrası bebeklerde hipoglisemi ve doğum sırasında veya sonrasında bebek ölümü görülmemiştir. Bu bulguların ışığı altında çalışmayı yapan otörler tarafından Mide Kelepçesi uygulaması sonrası gerçekleşen gebelik ve doğumların hem anne hemde bebek için oldukça güvenilir olduğu belirtilmiştir.

John D. Dixon ve ark.
(Birth outcomes in obese women after laparoscopic adjustable gastric banding. Obstet Gynecol 2005;106:965-72) mide kelepçesi uygulanan kadınların gebelik ve doğum sonuçlarının, normal kiloda gebe kalan kadınların değerleriyle uyumlu olduğunu belirtmiş ve bunun sonucunda da bu yöntemin gebe kalmış obez kadınlardaki güvenilirliği üzerine dikkat çekmiştir. Kelepçenin ayarlanabilir olması önemli bir özelliktir çünkü, bu gebeliğin ihtiyaçlarına göre cerrahi prosedürü adapte etme yetisi sağlamaktadır. Bu tür uygulamalar sonrasında gebe kalan obez kadınlarda, obezite cerrahı ve kadın doğum uzmanının ortaklaşa işbirliğini içeren multidisipliner bir yaklaşım önerilmektedir.

Vejux N ve ark.
(Pregnancy after gastric banding: maternal tolerance, obstetrical and neonatal outcomes. Gynecol Obstet Fertil 2007;35:1143-7) bu konuyla ilgili 7 makaleyi irdeleyerek değerlendirmede bulunmuşlardır. Elde edilen verilere dayanılarak Mide Kelepçesi uygulamasının gebelik süresince oldukça iyi tolere edildiğini ve çocuk doğurma yaşındaki obez kadınlara güvenli bir biçimde önerilebileceğini belirtmişlerdir.

Yukarıdaki çalışmalarda göstermektedir ki, obeziteye bağlı gebelik problemleri oldukça yüksek ve tehlikeli sonuçlar doğurabilmektedir. Obezite tedavisinde son yıllarda yaygın olarak kullanılan cerrahi tedavi seçenekleri sonrasında elde edilen kilo kaybı oranları bu riskleri azaltmaktadır. Mide Kelepçesi uygulaması yaptırmış ve sonrasında gebe kalmış kadınlar, kelepçelerini çıkarttırmadan düzenli kontroller eşliğinde hamilelik sürecini başarılı bir şekilde tamamlayabilirler.

Dr. Halil Coşkun
http://www.obezitecerrahisi.com
www.halilcoskun.com

Pazartesi, Mart 24, 2008

Hamilelik ve Gastric Bypass: Hangisi Daha Zor?


Hamilelik ve Gastric Bypass: Hangisi Daha Zor?

Obezite ameliyatından sonra hasta ve bebek için gayet iyi bilinen bazı riskler bulunmaktadır, ancak şunu belirtmek gerekir ki, elde edilen verilere göre, obez kadınlarda hamilelik, obezite ameliyat prosedurleri uygulanmamış olsa bile oldukça risklidir. Gelişmiş ülkelerde obezite, hamileliği tehlikeye düşüren en belirgin beslenme problemlerinden biridir. Hamilelik öncesi obezite, hamilelikte karşılaşılabilecek pek çok olumsuzlukla karşılaşma olasılığını artıran bir risktir. Son yıllarda yapılan çalışmalara göre hamilelik öncesi yüksek kilolar bebeğin hamilelik esnasında ölüm riskini artırmaktadır.
Wittgrove ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada
(Pregnancy Following Gastric Bypass for Morbid Obesity, Wittgrove et. al., Obesity Surgery, 8, 1998, 461-464) belirli sayıda hamileler ile obezite ameliyatı sonrası hastaların hamilelikteki komplikasyon oranları değerlendirilmiştir. Takibe alınan hastalardan, ameliyat sonrası hamilelik yaşayanların gastric bypass öncesi hastalara oranla %95 daha az gebeliğe bağlı diyabet, macrosomia, ve sezeryan için risk taşıdığı kaydedilmiştir. Sonuç olarak, yiyecek alımını engelleyen operasyon geçiren hastaların hamilelik esnasında bazı basit önlemler alması gerektiği kaydedilmiştir. Ameliyat sonrası hamilelik yaşayan grup, önceki hamileliklerinde morbid obez olan gruptakilere göre daha az komplikasyona maruz kalmışlardır.

Patel ve arkadaşları tarafından son dönemde yapılan ve gastric bypass uygulaması sonrası gebelik sonuçlarını değerlendiren bir çalışmada ise
(Patel JA et al. Pregnancy outcomes after laparoscopic Roux-en-Y gastric bypass. Surg Obes Relat Dis. 2008 Jan-Feb;4(1):39-45.) gösterilmişki; obez olmayan kadınlardakine benzer riskler mevcuttur. Yazar bu çalışmada gastric bypass uygulaması sonrası gebeliğin güvenli olduğunu, oluşacak komplikasyonların ise ameliyat olmamış obez ve morbid obez hamile kadınlardan daha düşük olduğunu belirtmiştir.

Yine aynı şekilde Wax JR ve ark.
(Obesisty Surgery 2008) ve Dao T ve ark. (American Journal of Surgery 2006) yapmış oldukları çalışmalarda gastric bypass ameliyatı sonrası oluşan gebelik sonuçlarında, belirgin malnütrisyon epizodlarında artış ve kötü fetal sonuçların olmadığını belirtmişlerdir. Elde edilen sonuçlar normal kilodaki kadınlarda görülen gebelik sonuçlarıyla benzerdir.

Gastric Bypass Ameliyatı Sonrası Hamilelik Düşünen Hastalara Öneriler

Bilinmesi gereken şey şu ki, obezite ameliyatından sonra hem anne hem de bebek için risk olasılığı vardır. Bu risklerin pek çoğu beslenme eksikliği olup, basit vitamin ve mineral takviyesi ile önlenebilir. Hamilelikte erken doğum dikkate alınmalı ve buna uygun bakım ve beslenme değerlendirmesi yapılmalıdır. Beslenme değerlendirmesinin hamileliğin başında yapılması oldukça önemlidir. Değerlendirmede laboratuvar verilerinden faydalanılmalı eğer eksiklik var ise en başından düzenlemeye gidilmelidir. İdeal olanı, en uygun yaklaşımın, hamilelik planlaması yapılırken beslenme problemlerinin dikkate alınmasıdır.. Tüm hamileliklerde vitamin ve demir takviyesi önemlidir, ancak gastric bypass ameliyatı sonrası hastalar için bu daha da önemlidir. Prenatal (doğum öncesi) vitaminleri hastanın reçeteli vitamin takviyesinin yerine değil, buna ek olarak verilmelidir. Doğum öncesi bakım, obezite cerrahı ve kadın doğum uzmanının dikkatli koordinasyonu ile takip edilmelidir.

Dr. Halil Coşkun

Pazartesi, Mart 03, 2008

Obesity in Children: Being a Junk Food Junkie


Obesity in children: being a junk food junkie

Childhood obesity has become one of the most pressing health crises not only in Turkey but also around the world, a rapidly spreading phenomenon as eating and activity habits change.
Obesity, defined as a condition in which natural energy reserves, stored in the fatty tissue of humans and other mammals, are increased to at least 20 percent above normal weight.
In other words, if your child should weigh around 80 pounds to be in the healthy range and s/he weighs around 100 pounds, then s/he is obese.
Dr. Halil Coşkun of Şişli Etfal Education and Research Hospital said the number of obese children has increased considerably in Turkey as well as worldwide in recent years.
"Obese children and adolescents have shown an alarming increase in the last few years. As kids spend more time in front of television, computer and video screens, their physical activity levels decrease and their body weight increases. The number of overweight children has significantly increased in the last two to three decades. Obesity is currently an important health problem in our country," Coşkun said in a phone interview with Sunday's Zaman.
Although obesity is an individual clinical condition, it is being viewed increasingly as a serious and growing public health problem. Excessive body weight has been shown to predispose people to various diseases, particularly cardiovascular disease, diabetes, sleep apnea and osteoarthritis.
Turkish National Pediatric Society (TMPD) Secretary-General Professor Enver Hasanoğlu says childhood obesity is a serious disease and should be combated by proper preventative measures.
Hasanoğlu, in an interview with the NTV news station, cited energy imbalances, genes, metabolism, behavior, environment and culture as factors that play significant roles in obesity.
"Overweight and obesity are a result of energy imbalance over a long period of time. Individual behavior, environmental factors and genetics all contribute to the complexity of the obesity epidemic. Most parents believe their children will be healthier if they gain more weight," he says.
Coşkun agrees, adding that the choices a person makes in relation to eating and physical activity also contribute to overweight and obesity. "Behavior can also increase a person's risk for gaining weight," he says.
He stresses that overweight children and teens have been found to have risk factors for a chain of diseases, such as hypertension, diabetes, osteoarthritis and heart attack.
"Being overweight or obese increases the risk of many diseases and health conditions, including hypertension, type 2 diabetes, coronary heart disease, stroke, gallbladder problems, osteoarthritis, sleep apnea and respiratory problems and some cancers such as breast and colon cancer," Coşkun notes.
It is no coincidence that fast-food restaurants rapidly increase in number in neighborhoods where schools are situated.
"If you live near a school, you probably live near a fast-food restaurant," Coşkun says, asserting that such restaurants are deliberately built within walking distance of schools. Children's current levels of fast-food consumption are probably climbing even higher because of an increase in the number of fast-food restaurants and fast-food marketing since the late 1990s.
Emphasizing that an increase in physical activity could prevent child obesity in children, the TMPD’s Hasanoğlu calls on parents to urge their children to do more sports.
"Children who watch more than three hours of television a day are 50 percent more likely to be obese than kids who watch fewer than two hours. If a child is encouraged to be more active in social life, the risk of their becoming obese in the future significantly decreases," recommends Hasanoğlu.
Promises of a quick fix for obesity entice many overweight teens into trying diet pills or other anti-obesity drugs. But Coşkun stresses that there is no miracle pill for obesity.
"Many of the diet pills and weight-loss aids available on the market are at best ineffective -- and at worst, dangerous. Even if the product claims to be 'natural,' this doesn't necessarily mean it is safe," Coşkun says.
The method of obesity treatment depends on one's degree of overweight, overall health condition and motivation to lose weight. Treatment generally includes a combination of diet, exercise and behavior modification. Hasanoğlu said making physical activity a part of one's daily life is an important way to help control one's weight.
02.03.2008 (ed. Betül Akkaya)
www.sundayszaman.com

Dr. Halil Coşkun



Pazartesi, Ocak 28, 2008

Mini-Gastric Bypass (MGB) ve Roux-en-Y Gastric Bypass (RYGB) Uygulamalarının Karşılaştırılması


Mini-Gastric Bypass (MGB) ve Roux-en-Y Gastric Bypass (RYGB) Uygulamalarının Karşılaştırılması

Obezite tedavisinde kullanılan bu iki yöntemin son zamanlarda birbirine olan üstünlükleri tartışılmaktadır. Ancak internet üzerinden okuduğum Türkçe yazılarda maalesef gerekli ve doğru bilgilerin olmadığını görüyorum. Olaya biraz daha bilimsel bir yaklaşımla bakarak her iki yöntemi de kısaca özetleyerek aralarındaki farkı ortaya koymaya çalışacağım.
Gastric Bypass uygulamasında kilo verme mekanizması hepimizin bildiği gibi 2 temel mekanizma üzerine kurulmuştur.
Mide hacminin küçültülmesi ile az gıda alınması
Mide Bypass ı ile yiyeceklerin emiliminde meydana gelen azalma
Gastric Bypass uygulamasının yıllar içerisinde bir çok değişik teknik versiyonu ortaya çıkmış ve uygulanmıştır. Hangi tip Gastric Bypass uygulaması uygulanırsa uygulansın elde edilen kilo verme sonuçları birbirine yakın düzeylerde olmaktadır. Dolayısıyla MGB ile RYGB arasında elde edilen kilo kaybı oranları da literatürde birbirine yakın seviyelerde görülmektedir.
MGB daha yeni bir yöntem, RYGB daha eski bir yöntemmiş gibi aktarılmaktadır, oysa bu doğru bir bilgi değildir. Bugün için tüm dünyada en fazla kullanılan ve tercih edilen yöntem RYGB dir.

HER İKİ YÖNTEM ARASINDAKİ TEMEL FARKLAR NEDİR???
Bu iki yöntem arasındaki en önemli temel fark mide ile ince barsak arasında yapılan bağlantının (anostomuzun) farklı şekillerde oluşudur. Nitekim MGB de bu bağlantı teknik olarak daha kolay ve basit bir şekildedir. Dolayısıyla bu ameliyat süresini kısaltmakta, bazı bilimsel yazılarda da ameliyat sırasında meydana gelebilecek komplikasyon oranlarında azalmaya sebebiyet vereceği söylenmektedir
(Wei-Jei Lee ve ark. Ann Surg, 2005). Diğer taraftan tecrübeli ellerde yapılan her iki tip Gastric Bypass ameliyatında bu komplikasyonlar oranında benzer sonuçlar bildirilmektedir.

NEDEN RYGB DAHA FAZLA TERCİH EDİLMEKTEDİR???
Gastric Bypass ameliyatından sonra ilerleyen yıllarda hastaların takibi çok önemlidir. Özellikle uygulanan Gastric Bypass tipine göre bu sorunlarda farklılıklar görülmektedir. İşte MGB ve RYGB arasındaki en önemli farklarda bu noktada ortaya çıkmaktadır.
Burada her iki ameliyatın teknik özelliklerini detaya girerek anlatmayacağım. Bu yazıyı okuyan kişilerin daha iyi konuyu kavramaları açısından her iki yöntem sonrasında oluşan bilimsel verileri aşağıya aktarmaya çalışacağım.
Gastric Bypass ameliyatı geçiren kişilerde ilerleyen yıllarda karşılaşılabilecekleri en önemli sorunlardan birisi mide ve ince barsak arasında yapılan bölgedeki bağlantıda (anostomoz) oluşabilecek ülser, gastrit ve stenoz (darlık) problemleridir.
Barry L ve ark. (Obes Surg 2007); MGB sonrası gastrit oranını %71, RYGB sonrası gastrit oranını ise %13 olarak bildirmektedir. Bunun sebebi olarak ortaya konan safra asit sekresyonu MGB de 5092 µmol/L iken RYGB de 404 µmol/L olarak ölçülmüştür. Tüm bu durumlar MGB de alkalen reflü gastrit ve özefajit problemlerinin çok yüksek oranlarda karşımıza çıkmasına sebebiyet vermektedir.
Johnson ve ark. (Surg Obes Relat Dis 2007); MGB yapılan olgularda meydana gelen kısa ve uzun dönem komplikasyonların dan dolayı (anostomoz problemleri, gastrit ve ülser gelişimi, kötü emilim problemleri) RYGB ye dönüş gerçekleştirmek zorunda kaldıklarını bildirmişlerdir.
Sonuç olarak; hangi tip gastric bypass ameliyatı uygulanacak olursa olsun elde edilen kilo kaybı oranları oldukça tatminkar ve birbirine benzer sonuçlar içermektedir. MGB ve RYGB arasındaki tercih cerrahınız ile birlikte sizin ortaklaşa vereceğiniz karara bağlıdır. Bugün için bariatric (obezite) cerrahisiyle ilgilenen ve bu alanda yoğunluklu olarak ameliyat yapan pek çok merkezde RYGB halan birincil tercih olarak karşımıza çıkmaktadır.

Dr. Halil Coşkun